Mealler

/ Mealler / Liste

Ankebut Suresi - Mealler

Takip Sure Ayetler Meal
Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Muhammed Esed Fakat, halkı o'nu yalanladı. Bu yüzden bir yer sarsıntısına maruz kaldılar ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler.
Muhammed Esed

Fakat, halkı o'nu yalanladı. Bu yüzden bir yer sarsıntısına maruz kaldılar ve yurtlarında cansız bir şekilde yere serildiler.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Şaban Piriş Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde yapışıp kaldılar.
Şaban Piriş

Ama onu yalanladılar, bunun üzerine onları korkunç bir sarsıntı yakaladı ve oldukları yerde yapışıp kaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Suat Yıldırım Fakat onlar kendisini yalancı saydılar. Bunun üzerine müthiş bir zelzele, kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi, oldukları yerde çökekaldılar.
Suat Yıldırım

Fakat onlar kendisini yalancı saydılar. Bunun üzerine müthiş bir zelzele, kendilerini kıskıvrak yakalayıverdi, oldukları yerde çökekaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Süleyman Ateş Onu yalanladılar, bu yüzden onları (o müthiş) deprem yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
Süleyman Ateş

Onu yalanladılar, bu yüzden onları (o müthiş) deprem yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Yaşar Nuri Öztürk Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.
Yaşar Nuri Öztürk

Onu hemen yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o korkunç sarsıntı/korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında diz üstü çömelenler haline geldiler.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Mustafa İslamoğlu Ne var ki onu yalanladılar; derken şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve kendi yurtlarında cansız donakaldılar.
Mustafa İslamoğlu

Ne var ki onu yalanladılar; derken şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve kendi yurtlarında cansız donakaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Rashad Khalifa They disbelieved him and, consequently, the earthquake annihilated them; they were left dead in their homes by morning.
Rashad Khalifa

They disbelieved him and, consequently, the earthquake annihilated them; they were left dead in their homes by morning.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet The Monotheist Group But they denied him, so the earthquake took them; thus they became lifeless in their dwelling.
The Monotheist Group

But they denied him, so the earthquake took them; thus they became lifeless in their dwelling.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Edip-Layth But they denied him, thus the earthquake took them; they were then left dead in their homes.
Edip-Layth

But they denied him, thus the earthquake took them; they were then left dead in their homes.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Ali Rıza Safa Yine de Onu yalanladılar. Sonunda, zorlu bir sarsıntı onları yakaladı ve kendi ülkelerinde diz üstü çöküp kaldılar.
Ali Rıza Safa

Yine de Onu yalanladılar. Sonunda, zorlu bir sarsıntı onları yakaladı ve kendi ülkelerinde diz üstü çöküp kaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Süleymaniye Vakfı Ama onlar Şuayb'a yalancı, dediler. Bunun üzerine onları, bir yer sarsıntısı yakaladı da yurtlarında dize geldiler.
Süleymaniye Vakfı

Ama onlar Şuayb'a yalancı, dediler. Bunun üzerine onları, bir yer sarsıntısı yakaladı da yurtlarında dize geldiler.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Edip Yüksel Onu yalanladılar, nihayet kendilerini bir deprem yakaladı ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.
Edip Yüksel

Onu yalanladılar, nihayet kendilerini bir deprem yakaladı ve evlerinde diz üstü çöküp kaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Erhan Aktaş Fakat onu yalanladılar. Bu nedenle onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı; ve yurtlarında dizüstü çöke kaldılar.
Erhan Aktaş

Fakat onu yalanladılar. Bu nedenle onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı; ve yurtlarında dizüstü çöke kaldılar.

Ankebut 37. Ayet 37. Ayet Mehmet Okuyan (Kavmi) onu yalanlamıştı. Kendilerini (korkunç) bir sarsıntı yakalamıştı ve yurtlarında diz üstü çökmüşlerdi.[1]
Mehmet Okuyan

(Kavmi) onu yalanlamıştı. Kendilerini (korkunç) bir sarsıntı yakalamıştı ve yurtlarında diz üstü çökmüşlerdi.[1]

Dip Notlar
Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Ahmed Hulusi Ad ve Semud'a (da böyle yaptık)... Onların meskenlerinden durumlarını anlamışsınızdır... Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi... Gerçeği anlayacak halde olmalarına rağmen!
Ahmed Hulusi

Ad ve Semud'a (da böyle yaptık)... Onların meskenlerinden durumlarını anlamışsınızdır... Şeytan kendilerine yaptıklarını süsledi de onları (Hak) yoldan engelledi... Gerçeği anlayacak halde olmalarına rağmen!

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Ali Bulaç Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
Ali Bulaç

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Bayraktar Bayraklı Ad ve Semud toplumlarını da helak ettik. Helakleri, evlerinin kalıntılarından size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.
Bayraktar Bayraklı

Ad ve Semud toplumlarını da helak ettik. Helakleri, evlerinin kalıntılarından size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Diyanet İşleri Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar gözü açık kimselerdi.
Diyanet İşleri

Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar gözü açık kimselerdi.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Elmalılı Hamdi Yazır Ade de, Semude de ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır, Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlar idiler
Elmalılı Hamdi Yazır

Ade de, Semude de ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır, Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlar idiler

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Gültekin Onan Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
Gültekin Onan

Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Hasan Basri Çantay Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el'an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.
Hasan Basri Çantay

Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el'an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet İbni Kesir Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.
İbni Kesir

Ad ve Semud kavmini de. Bunu, oturdukları yerlerden anlamaktasınız. Şeytan kendilerine yaptıkları şeyleri güzel göstermişti de onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri bunu anlayacak durumda idiler.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Muhammed Esed Mesken ve barınakların(ın kalıntıların)dan açıkça görüleceği gibi, Ad ve Semud (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Çünkü Şeytan onlara işledikleri (günahları) güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde, (Allah'ın) yol(un)dan alıkoydu.
Muhammed Esed

Mesken ve barınakların(ın kalıntıların)dan açıkça görüleceği gibi, Ad ve Semud (kavimlerini de yok ettik). (Onlar yıkılıp gittiler.) Çünkü Şeytan onlara işledikleri (günahları) güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde, (Allah'ın) yol(un)dan alıkoydu.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Şaban Piriş Ad ve Semud kavimlerini yok ettik. Onların meskenlerinden bu apaçık size belli olmuştur. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.
Şaban Piriş

Ad ve Semud kavimlerini yok ettik. Onların meskenlerinden bu apaçık size belli olmuştur. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.

Ankebut 38. Ayet 38. Ayet Suat Yıldırım Ad ve Semud halklarını da imha ettik. Siz ey (Mekkeliler) bunu, kalan ev harabelerinden anlıyorsunuzdur.Şeytan onlara yaptıkları kötü işleri süsledi ve onları yoldan çıkardı. Halbuki onlar aklı fikri yerinde, açıkgöz kimselerdi.
Suat Yıldırım

Ad ve Semud halklarını da imha ettik. Siz ey (Mekkeliler) bunu, kalan ev harabelerinden anlıyorsunuzdur.Şeytan onlara yaptıkları kötü işleri süsledi ve onları yoldan çıkardı. Halbuki onlar aklı fikri yerinde, açıkgöz kimselerdi.

İletişime Geçin

Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.

image image

Henüz Üye Değil misiniz?

Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.

image image