Mealler

O kafirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musibet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.

Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabı da taddıracağız.

Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.

Ama onlara, daha büyük mahrumiyeti tattırmadan önce daha yakın (dünya) mahrumiyetini kısmet elbette tattıracağız; umulur ki (yol yakınken) dönerler.

We let them taste the smaller retribution (of this world), before they incur the greater retribution (of the Hereafter), that they may (take a hint and) reform.

And We will let them taste the worldly retribution before the greater retribution, perhaps they will return.

We will let them taste the worldly retribution before the greater retribution, perhaps they will revert.

Büyük cezadan önce, yakın cezayı kesinlikle tattıracağız; belki dönerler diye.

Belki vazgeçerler diye büyük azaptan önce onlara kesinlikle küçük azaptan[1] da tattıracağız.

Belki (ibret alıp) dönerler diye büyük azaptan önce biz onlara yakın (dünya) azabı tattırırız.