Mealler

(2-4) O da: "Ey benim milletim! Ben size gönderilen kesin bir uyarıcıyım. Şöyle ki: Yalnız Allah'a ibadet edin, O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki: Sizin günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir vakte, yani ölüm anına kadar azap çektirmeksizin hayatta bıraksın. Çünkü Allah'ın takdir ettiği vade gelince, asla ertelenmez. Keşke bunu bir bilseniz!

"Ki (Allah) günahlarınızdan bir kısmını bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Zira Allah'ın süresi geldiği zaman ertelenmez. Bilir (kişiler) olsaydınız (bunu anlardınız)."

Allah, günahlarınızı affetsin ve sizi belirli bir süreye kadar ertelesin. Çünkü Allah'ın eceli geldiğinde ertelenmez. Bir bilebilseydiniz!"

geçmiş günahlarınızı bağışlasın ve adı konulmuş bir vakte kadar size süre tanısın; ama unutmayın ki, Allah'ın belirlediği süre gelip çattığında asla ertelenemez: keşke bunu kavrasaydınız.

"He will then forgive you your sins and respite you for a predetermined period. Most assuredly, GOD's appointment can never be delayed, once it is due, if you only knew."

"He shall forgive your sins and delay you to a predetermined time. When the time of God comes, then it cannot be delayed, if you know."

"He shall forgive your sins and delay you to a predetermined time. When God's time comes, then it cannot be delayed, if you know."

"Suçlarınızı bağışlasın ve belirlediği bir zamana dek size süre tanısın. Kuşkusuz, Allah'ın belirlediği zaman geldiğinde ertelenmez; keşke bilseydiniz!"

O zaman Allah günahlarınızı bağışlar ve belirlenmiş ecelinizin sonuna kadar[1] sizi yaşatır. Allah'ın verdiği ömür bitince erteleme olmaz. Keşke bunu bilseniz!"

"Ki günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz, ALLAH'ın verdiği süre gelince ertelenmez; bir bilseydiniz."