Mealler
Suat Yıldırım - Şura Suresi - Mealler
Takip | Sure Ayetler | Meal |
---|---|---|
|
Suat Yıldırım
(1-2) Ha, Mim. Ayn, Sin, Kaf. |
|
|
Suat Yıldırım
(1-2) Ha, Mim. Ayn, Sin, Kaf. |
|
Şura 3. Ayet
3. Ayet
Suat Yıldırım
(O üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) aziz ve hakim olan Allah, böylece sana da, senden önceki resullere de buyruklarını vahyeder.
|
Suat Yıldırım
(O üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibi) aziz ve hakim olan Allah, böylece sana da, senden önceki resullere de buyruklarını vahyeder. |
|
Şura 4. Ayet
4. Ayet
Suat Yıldırım
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O, yüceler yücesidir, pek büyüktür.
|
Suat Yıldırım
Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. O, yüceler yücesidir, pek büyüktür. |
|
Şura 5. Ayet
5. Ayet
Suat Yıldırım
Öyle ki neredeyse gökler üstlerinden yarılacaklar. Melekler Rab'lerini överek tenzih ve takdis eder ve yerde bulunanlar için mağfiret dilerler. İyi bilin ki, gafur ve rahim O'dur (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur).
|
Suat Yıldırım
Öyle ki neredeyse gökler üstlerinden yarılacaklar. Melekler Rab'lerini överek tenzih ve takdis eder ve yerde bulunanlar için mağfiret dilerler. İyi bilin ki, gafur ve rahim O'dur (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur). |
|
Şura 6. Ayet
6. Ayet
Suat Yıldırım
Allah'tan başka birtakım hamiler (veliler) edinenlere gelince, Allah onları daima gözetleyip kontrol etmektedir, sen onlar üzerinde yönetici değilsin.
|
Suat Yıldırım
Allah'tan başka birtakım hamiler (veliler) edinenlere gelince, Allah onları daima gözetleyip kontrol etmektedir, sen onlar üzerinde yönetici değilsin. |
|
Şura 7. Ayet
7. Ayet
Suat Yıldırım
Böylece sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki sen Anakent olan Mekke ile bütün etrafını uyarıp irşad edesin ve gerçekleşeceğinde hiç şüphe olmayan mahşer günündeki büyük buluşmayı haber veresin. O ne müthiş manzara: Bir kısım cennette… Bir kısım alevli cehennemde!
|
Suat Yıldırım
Böylece sana Arapça bir Kur'an vahyettik ki sen Anakent olan Mekke ile bütün etrafını uyarıp irşad edesin ve gerçekleşeceğinde hiç şüphe olmayan mahşer günündeki büyük buluşmayı haber veresin. O ne müthiş manzara: Bir kısım cennette… Bir kısım alevli cehennemde! |
|
Şura 8. Ayet
8. Ayet
Suat Yıldırım
Eğer Allah dileseydi bütün insanları, aynı dine bağlı, tek ümmet yapardı. Ama O, insanların hak etmelerine göre dilediği kimseyi rahmetine dahil eder. Zalimlerin ise ne hamileri, ne de yardımcıları vardır.
|
Suat Yıldırım
Eğer Allah dileseydi bütün insanları, aynı dine bağlı, tek ümmet yapardı. Ama O, insanların hak etmelerine göre dilediği kimseyi rahmetine dahil eder. Zalimlerin ise ne hamileri, ne de yardımcıları vardır. |
|
Şura 9. Ayet
9. Ayet
Suat Yıldırım
Gerçek bu iken, bilakis onlar Allah'tan başka birtakım hamiler edindiler. Olacak iş midir bu! Hami ancak Allah'tır, ölüleri diriltecek de O'dur ve O her şeye kadirdir.
|
Suat Yıldırım
Gerçek bu iken, bilakis onlar Allah'tan başka birtakım hamiler edindiler. Olacak iş midir bu! Hami ancak Allah'tır, ölüleri diriltecek de O'dur ve O her şeye kadirdir. |
|
Şura 10. Ayet
10. Ayet
Suat Yıldırım
Hangi hususta ihtilaf ederseniz bilin ki O'nun hükmü, Allah'a aittir. İşte Rabbim olan Allah budur. Ben de yalnız O'na dayanır ve güvenir, O'na yönelip gönül veririm.
|
Suat Yıldırım
Hangi hususta ihtilaf ederseniz bilin ki O'nun hükmü, Allah'a aittir. İşte Rabbim olan Allah budur. Ben de yalnız O'na dayanır ve güvenir, O'na yönelip gönül veririm. |
|
Şura 11. Ayet
11. Ayet
Suat Yıldırım
O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattığı gibi davarlara da eşler yarattı. O, bu düzen içinde sizi üretiyor. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.
|
Suat Yıldırım
O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattığı gibi davarlara da eşler yarattı. O, bu düzen içinde sizi üretiyor. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir. |
|
Şura 12. Ayet
12. Ayet
Suat Yıldırım
Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O'nun yanındadır. Dilediğinin nasibini bollaştırır, dilediği kimsenin nasibini daraltır. Çünkü O, her şeyi bildiği gibi her duruma en uygun olanı da bilir.
|
Suat Yıldırım
Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarları O'nun yanındadır. Dilediğinin nasibini bollaştırır, dilediği kimsenin nasibini daraltır. Çünkü O, her şeyi bildiği gibi her duruma en uygun olanı da bilir. |
|
Şura 13. Ayet
13. Ayet
Suat Yıldırım
O, "Dini doğru anlayıp hükümlerini uygulayın ve o hususta tefrikaya düşmeyin!" diye, din esasları olarak Nuh'a emrettiğini, hem sana vahyettiğimizi, keza İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya emrettiğimizi sizin için de din kıldı. Senin insanları davet ettiğin esaslar, müşriklere çok ağır gelmektedir. Halbuki Allah dilediği kullarını bu din için seçer ve gönülden Kendine yöneleni doğru yola iletir.
|
Suat Yıldırım
O, "Dini doğru anlayıp hükümlerini uygulayın ve o hususta tefrikaya düşmeyin!" diye, din esasları olarak Nuh'a emrettiğini, hem sana vahyettiğimizi, keza İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya emrettiğimizi sizin için de din kıldı. Senin insanları davet ettiğin esaslar, müşriklere çok ağır gelmektedir. Halbuki Allah dilediği kullarını bu din için seçer ve gönülden Kendine yöneleni doğru yola iletir. |
|
Şura 14. Ayet
14. Ayet
Suat Yıldırım
Geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler. Daha önce Rabbin tarafından yürürlüğe konulan vaad, yani cezayı belirli süreye, kıyamete kadar erteleme sözü olmasaydı, onların işleri çoktan bitmişti bile! Ehl-i kitaptan sonra kitaba varis kılınanlar (Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
|
Suat Yıldırım
Geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler. Daha önce Rabbin tarafından yürürlüğe konulan vaad, yani cezayı belirli süreye, kıyamete kadar erteleme sözü olmasaydı, onların işleri çoktan bitmişti bile! Ehl-i kitaptan sonra kitaba varis kılınanlar (Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler. |
|
Şura 15. Ayet
15. Ayet
Suat Yıldırım
Onun için sen durma, hakka davet et ve sana emredildiği tarzda dosdoğru ol, sakın onların keyiflerine uyma ve şöyle de: "Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım. Hem bana, aranızda adaletle hükmetmem emri verildi. Allah bizim de, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlerimizin sorumluluğu bize, sizinkilerinki ise size aittir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma sebebi yoktur. Allah hepimizi bir arada toplayacaktır. Hepimiz de O'nun huzuruna götürüleceğiz."
|
Suat Yıldırım
Onun için sen durma, hakka davet et ve sana emredildiği tarzda dosdoğru ol, sakın onların keyiflerine uyma ve şöyle de: "Allah hangi kitabı indirmişse ben ona inandım. Hem bana, aranızda adaletle hükmetmem emri verildi. Allah bizim de, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlerimizin sorumluluğu bize, sizinkilerinki ise size aittir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma sebebi yoktur. Allah hepimizi bir arada toplayacaktır. Hepimiz de O'nun huzuruna götürüleceğiz." |
|
Şura 16. Ayet
16. Ayet
Suat Yıldırım
İnsanların çoğu dine daveti kabul edip girdikten sonra, Allah'ın dini hakkında hala, ileri geri tartışanların itirazları, Rab'leri yanında boştur. Onlara büyük bir gazap ve şiddetli bir azap vardır.
|
Suat Yıldırım
İnsanların çoğu dine daveti kabul edip girdikten sonra, Allah'ın dini hakkında hala, ileri geri tartışanların itirazları, Rab'leri yanında boştur. Onlara büyük bir gazap ve şiddetli bir azap vardır. |
|
Şura 17. Ayet
17. Ayet
Suat Yıldırım
Allah hakkı bildirip ikame etmek için kitabı ve adalet ölçüsünü indirmiştir. Hep gerçeği bildiren o kitabın bildirdiği kıyamet, ne bilirsin, belki de yakın olabilir?
|
Suat Yıldırım
Allah hakkı bildirip ikame etmek için kitabı ve adalet ölçüsünü indirmiştir. Hep gerçeği bildiren o kitabın bildirdiği kıyamet, ne bilirsin, belki de yakın olabilir? |
|
Şura 18. Ayet
18. Ayet
Suat Yıldırım
Kıyamet (yani dirilme) saatinin gelmesini acele ile isteyenler, ona inanmayanlardır. Müminler ise O'nun gerçekten vaki olacağını bilir ve ondan kaçınırlar. Kıyamet hakkında münakaşa edenler, haktan ve gerçekten çok uzak, derin bir sapıklık içindedirler.
|
Suat Yıldırım
Kıyamet (yani dirilme) saatinin gelmesini acele ile isteyenler, ona inanmayanlardır. Müminler ise O'nun gerçekten vaki olacağını bilir ve ondan kaçınırlar. Kıyamet hakkında münakaşa edenler, haktan ve gerçekten çok uzak, derin bir sapıklık içindedirler. |
|
Şura 19. Ayet
19. Ayet
Suat Yıldırım
Allah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir.
|
Suat Yıldırım
Allah kullarına büyük lütuf sahibidir. Dilediği her kulunu, bir türlü rızıklandırır. O, pek kuvvetlidir, üstün kudret sahibidir. |
|
Şura 20. Ayet
20. Ayet
Suat Yıldırım
Kim ahiret mahsülü isterse, onun ürünlerini fazla fazla artırırız. Kim de sırf dünya menfaati isterse ona da ondan veririz, ama ahirette onun hiç nasibi olmaz.
|
Suat Yıldırım
Kim ahiret mahsülü isterse, onun ürünlerini fazla fazla artırırız. Kim de sırf dünya menfaati isterse ona da ondan veririz, ama ahirette onun hiç nasibi olmaz. |
|
Şura 21. Ayet
21. Ayet
Suat Yıldırım
Yoksa Yüce Allah'ın izin vermediği birtakım şeyleri kendilerine din diye kabul ettirmek isteyen putları mı var? Şayet Allah'ın cezayı ertelemeye dair hükmü olmasaydı işleri çoktan bitirilmişti. Zalimlere elbette gayet acı bir azap vardır.
|
Suat Yıldırım
Yoksa Yüce Allah'ın izin vermediği birtakım şeyleri kendilerine din diye kabul ettirmek isteyen putları mı var? Şayet Allah'ın cezayı ertelemeye dair hükmü olmasaydı işleri çoktan bitirilmişti. Zalimlere elbette gayet acı bir azap vardır. |
|
Şura 22. Ayet
22. Ayet
Suat Yıldırım
(Büyük duruşma günü) zalimlerin, kendi yaptıkları işlerden bucak bucak uzak durup, korkudan titrediklerini görürsün. Halbuki çare yok, onların cezası tepelerinin üstünde durmaktadır. İman edip makbul işler işleyenler ise, cennet bahçelerindedirler. Rab'leri yanında, cennette, istedikleri ne varsa kendilerine verilecektir. İşte bu da pek büyük bir lütuftur.
|
Suat Yıldırım
(Büyük duruşma günü) zalimlerin, kendi yaptıkları işlerden bucak bucak uzak durup, korkudan titrediklerini görürsün. Halbuki çare yok, onların cezası tepelerinin üstünde durmaktadır. İman edip makbul işler işleyenler ise, cennet bahçelerindedirler. Rab'leri yanında, cennette, istedikleri ne varsa kendilerine verilecektir. İşte bu da pek büyük bir lütuftur. |
|
Şura 23. Ayet
23. Ayet
Suat Yıldırım
İşte bu, Allah'ın iman edip makbul ve güzel işler yapan kullarına verdiği mutluluk müjdesidir. De ki: Ben bu risalet ve irşad hizmetinden ötürü, sizden akrabalık sevgisinden başka beklediğim hiçbir karşılık yoktur. İşte kim böyle bir sevgi olsun, başka iyi işler olsun gerçekleştirirse, Biz de onun o iyiliğinin sevap ve mükafatını kat kat artırırız. Çünkü Allah gafurdur, şekurdur (çok affedicidir, kullarının az işlerini fazlasıyla ödüllendirir).
|
Suat Yıldırım
İşte bu, Allah'ın iman edip makbul ve güzel işler yapan kullarına verdiği mutluluk müjdesidir. De ki: Ben bu risalet ve irşad hizmetinden ötürü, sizden akrabalık sevgisinden başka beklediğim hiçbir karşılık yoktur. İşte kim böyle bir sevgi olsun, başka iyi işler olsun gerçekleştirirse, Biz de onun o iyiliğinin sevap ve mükafatını kat kat artırırız. Çünkü Allah gafurdur, şekurdur (çok affedicidir, kullarının az işlerini fazlasıyla ödüllendirir). |
|
Şura 24. Ayet
24. Ayet
Suat Yıldırım
Yoksa senin hakkında: "Allah adına yalan uydurdu" mu diyorlar? (Bunun gerçekle hiçbir ilgisi olamaz. Zira buna ancak kalbi mühürlü bazı beyinsizler cür'et edebilir.) Halbuki Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah batılı imha eder, hakkı ise indirdiği kitapla kuvvetlendirir. Gerçekten O, kalplerin içinde ne varsa bilir.
|
Suat Yıldırım
Yoksa senin hakkında: "Allah adına yalan uydurdu" mu diyorlar? (Bunun gerçekle hiçbir ilgisi olamaz. Zira buna ancak kalbi mühürlü bazı beyinsizler cür'et edebilir.) Halbuki Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah batılı imha eder, hakkı ise indirdiği kitapla kuvvetlendirir. Gerçekten O, kalplerin içinde ne varsa bilir. |
|
Şura 25. Ayet
25. Ayet
Suat Yıldırım
O'dur ki kullarının tövbesini kabul eder, günahlarını affeder. Hem sizin bütün yaptıklarınızı da bilir.
|
Suat Yıldırım
O'dur ki kullarının tövbesini kabul eder, günahlarını affeder. Hem sizin bütün yaptıklarınızı da bilir. |
İletişime Geçin
Yardıma mı ihtiyacınız var? Hızlı bir şekilde yardım için destek ekibimizle iletişime geçin.
Henüz Üye Değil misiniz?
Kaydolun! Kendinize özel takip ve favori listeleri oluşturabilirsiniz.